7 Nisan 2008 Pazartesi

DOĞA, YARGI, İKTİDAR VE…

*




*Fotoğraflar haber ajanslarından*


Türkiye’nin doğası, dağları, ormanları, nehirleri, gölleri, denizleri çok ciddi bir tehdit altında.

Emperyalizm bir ülkeyi her zaman sadece askerleri ile işgal edip sömürgeleştirmez, talan etmez. Bunun günümüzdeki yöntemi gözü paradan, kardan başka bir şey görmeyen vahşi kapitalist şirketler eliyle uluslar arası ticaret, işbirliği adı altında uygulamaktır. Emperyalizm, bu tür şirketler aracılığı ile ülkenin doğal kaynaklarını yok ederek, ülke insanlarının doğal ortamlarındaki yaşamlarını sürdürmelerini imkansız hale getirip, üretimden koparıp, sadece tüketici olarak kapitalizme daha çok bağımlı hale getirmeyi çok iyi becerebilmektedir. Çünkü ; Üretim araçları, para, basın ve işbirlikçi iktidarlar onlardadır.

Bazılarına göre eski bir düşünce olarak küçümsenen bu temel kuralın ülkemizde son yıllarda yaşanan birkaç uygulamasını anımsatırsak anlamayanlar belki daha iyi anlayacaktır.

Bergama köylülerinin altın arama şirketlerine karşı verdikleri 15 yıllık mücadeleyi anımsayın… Emperyalist altın şirketlerinin siyanürle altın arama ile tahrip edilen doğalarını ve sağlıklı yaşam haklarını savunmak için verdikleri onurlu mücadele. Yargı kararlarına karşın işbirlikçi iktidarların desteği ile altın şirketleri o bölgeyi talan ediyor.

Yakınımızdan bir örnek…Cargill olayı…Bu köşede en son geçen hafta olmak üzere defalarca yazdık. Tüm yargı kararlarına karşın işbirlikçi iktidar halkının yanında ülkenin doğasını korumak için değil emperyalist Cargill şirketinin yasa dışı kuruluşunu meşrulaştırmak için özel yasa çıkarıyor.

Bu altın şirketleri bildiğiniz gibi son yıllarda Kazdağları’ nı ve Madra Dağı’nın gözlerine kestirdiler. Yine yargı kararlarına karşı bu altın şirketleri doğamızı, dağlarımızı talan ediyor. Ancak bu kez Bergama’ya göre daha kitlesel bir tepkiyle karşı karşıyalar. Bölgedeki 34 Belediye’nin de katılımıyla oluşturulan çevre platformu’nun 5 Nisan Cumartesi günü Çanakkale’de yaptığı mitinge on binlerce insan katıldı. Emperyalizm 93 yıl önce gemileriyle geçemediği Çanakkale’yi altın şirketleri ile geçmeye çalışıyor.

Muğla’da, Antalya’da ormanlarımız , denizlerimiz turizme kurban ediliyor.

Karadeniz’deki Fırtına Deresi, Artvin’deki barajların yarattığı doğaya zarar veren olaylar gibi Türkiye’nin her yöresinde yüzlerce olay var.

Son örnek ise yine yakınımızdan. Yenişehir’in Burcun Köyü’ne kurulacak çimento fabrikası. Köylüler kısa vadeli çıkarları için fabrikanın köylerine kurulmasını destekliyorlar. Çevreci kuruluş ve kişiler ise fabrikanın gelecekte yaratacağı tehlikeye dikkat çekerek uyarıyor ama dinleyen kim ? İktidar partisi şirkete tam desteğini vermiş, yerel ve bölge basınını da arkasına almış. Onlar kısa vadedeki karlarına, ceplerine girecek paralara bakıyor. Çok değil beş-on yıl sonra bölgede çıkacak sağlık sorunlarını düşünen yok…

Bu konularda yazılacak çok şey, söylenecek çok söz var.

Yargıyı sevmeyen, yargı kararlarına uymayan,her gün yargıyı eleştiren bir iktidar çoğunluğuna sahibiz. Onlar mı bu ülkenin doğasını, dağını, ormanını, gölünü, denizini düşünecek ? İktidar çoğunluğuna güvenerek Anayasa’yı yapboz tahtasına çevirenlere şimdi ben burada Anayasa’nın 43. ve 169. maddelerini yazsam “kara mizah” olur.

Gerçekten yazık oluyor bu ülkeye.

İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ - 09 NİSAN 08

Hiç yorum yok: