2 Mart 2008 Pazar

CARGILL-TÜRBAN VE HAREKAT

*

2008 Türkiye’sinde geleceğin tarihçilerinin ibretle okuyacağı ve yorumlayacağı olaylar oluyor. Bir büyük oyun oynanıyor.Bizler bu oyunun hem figüranları hem de seyircileriyiz. Bu oyunun bölümleri,konuları,oyuncuları,sahnesi birbirinden farklı imiş gibi görünse de inanmayın. Oyunun bir bölümüne, bir oyuncuya, bir detaya takılırsanız 32 kısım tekmili birden oynanan bu oyunun bütününü göremez ve anlayamazsınız… Bu oyunu anlayabilmek için öncelikle bu oyunun yazarını ve yönetmenini çok iyi tanımak gerekir. Yazar ve yönetmenin daha önce yazıp sahneye koydukları eserler onlar için birer referanstır.

Türkiye’nin gündemine bomba gibi atılan türban olayı, üniversiteleri, rektörleri, öğrencileri, yasaması, yargısı, yürütmesi ile kurumları ve halkı bıçak gibi bölmüşken gündeme bir anda bu sınır ötesi harekat giriverdi. Geçen hafta harekatın en yoğun olduğu günde yazdığım yazıda bir cümle ile değindiğim bu harekatta medya sınırın sıfır noktasından canlı savaş yayınları yaptı. Askerlerimizin kahramanlıkları ile övündük, şehit cenazelerinde üzüldük…Türban olayındaki bölünmeyi bile unuttuk. Birlik, beraberlik söylemleri arttı.

Teröristlerin şu kampını aldık, bu kampının ele geçmesi yakın, Kandil’e kadar gideriz bu işi temizleriz vb. açıklamalar,demeçler havada uçuşurken bu harekatta 237 teröristi etkisiz hale getirip 27 şehit veren askerlerimizin harekatı ansızın bitiverdi. Şimdi her kafadan bir ses ve yorum geliyor. Harekatı kimseye danışmadan biz başlattık, kahramanca savaştık ve işimizi bitirip kendi kararımızla geri döndük… İsteyen bu söylenenlere inanabilir ama ben sıradan bir yurttaş olarak inanmıyorum. Bu büyük oyunun şaibeli yönetmeni Bush’ta, onun müttefikleri, stratejik ortakları da benim için inandırıcılıklarını çoktan yitirmiş insanlardır.

Bizi yönetenlerin düşünce kuruluşu diye pek sevdikleri, ABD ziyaretlerinde mutlaka uğradıkları Washington’da CSIS diye bir kuruluş var. Türkçesi ile “Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi” 29 Şubat 08 tarihinde Bülent Alirıza imzalı “Türkleri ve Kürtleri Dengelemek” başlıklı bir rapor yayınladı bu harekatla ilgili. İsteyenler raporun İngilizce aslına aşağıdaki linkten ulaşabilir…

http://www.csis.org/component/option,com_csis_progj/task,view/id,1159/

Bu raporda bakın neler var…Bu raporun yazarı CSIS Türkiye Projesi Direktörü Bülent Alirıza, kara harekatına biran önce son verilmesi çağrılarının, Amerika’nın Türkiye’yle Iraklı Kürtler arasında denge kurma politikası olarak görülebileceğini yazıyor. Alirıza şöyle yazıyor: “...kara harekatı Washington’un eskiye dayanan müttefiki Türkiye’nin ve yeni Iraklı Kürt müttefiklerinin çıkarlarını ve beklentilerini dengeleme girişimlerini zorlaştırdı.” 29 Şubat’ta yayınlanan bu raporun devamında ise özet olarak şu görüşler var :

Bağdat hükümetinin Iraklı Kürtlerin etkisiyle Türkiye’nin sınır ötesi kara harekatını sert bir şekilde kınamasının Washington üzerindeki baskıyı arttırdığı yazıyor. Amerika Savunma Bakanı Robert Gates’ın operasyonun ‘iki hafta içinde tamamlanması’ gerektiğini belirtmesinden sonra Perşembe günü de Başkan Bush, kara harekatının biran önce tamamlanması çağrısında bulunmuştu.

Raporda, Genelkurmay Başkanlığı’nın Irak’tan çekilme kararında dış etkenlerin belirleyici olduğu iddiasını kesinlikle reddettiği hatırlatılıyor ancak gelişmelerin bunu göstermediği belirtiliyor. Raporda, Türkiye’nin, Amerika’nın desteği olmadan bu kara harekatını başlatmış olamayacağı ve bu destek azalmaya başlayınca Irak’tan çekildiği yazıyor.

Alirıza, Başkan Bush’un ‘PKK’nın ortak düşman olduğunu’ yinelediğini ancak, son olaylarda da görüldüğü gibi, Washington’un Iraklı Kürtlerle de ilişkilerini sürdürmede kararlı olduğunu yazıyor. Alirıza’ya göre, Wahsington açısından en iyi çözüm, Amerika’nın iki müttefikinin diyaloga başlaması.

Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Türkiye Projesi tarafından yayınlanan raporda, kara harekatının, türban meselesi nedeniyle ilişkilerinin gerildiği bir dönemde, Adalet ve Kalkınma Partisi’yle Genelkurmay Başkanlığı arasında işbirliği imkanı oluşturduğu yorumu yapılıyor.

Raporda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Anayasa değişikliğini operasyonların başladığı sırada onayladığına da dikkat çekiliyor.”

ABD emperyalizmini bize stratejik ortağımız, müttefikimiz diye yutturmaya çalışanların yalan balonu yine Washington tarafından söndürülüyor. Irak’ı işgal ederek güney komşumuz olan ABD yeni beslemesi Kuzey Iraklı Kürtlere de , PKK terör örgütüne de eski müttefiki Türkiye’ye de şirin görünmek için mavi boncuk politikası uyguluyor.

Eski eşine karşı kumasını daha çok seven zampara gibi iki tarafı da idare ediyor…Otoritesini korumak,oyunu sürdürmek için de eski eşin yeni kumaya arada bir tokat vurmasına izin veriyor,ama asla daha ileriye gitmesine izin vermiyor. Çünkü ikisinin de yaşamasını sağlayan odur. İkisi de kendine göbekten bağlıdır. Oyun bu kadar basit…Hala anlamayan var mı ?

Türban olayı da bu 32 kısım tekmili birden oyunun bir başka bölümüdür. Dünyanın hakimi,güney komşumuz ABD emperyalizmi ve onun yardakçısı AB’nin dünyanın bu geçiş noktasında 90 yıl önce emperyalizme karşı savaşarak bağımsızlığını kazanmış bir bağımsız ve çağdaş Türkiye’ye tahammülleri ve izinleri yoktur. Onlar için başı türbanla, çarşafla örtülü karanlıklar içindeki oyunda istenilen rolü oynayan bağımlı bir Türkiye tercih sebebidir.

Bu gazetede İznik’i, bölgemizi ve ülkemizi ilgilendirdiği için Cargill konusunda çok yazı yazdım. Bu gazetede ve köşemde 2006 yılı Kasım ayında TBMM’deki Cargill’i kurtarma yasasının görüşme tutanaklarını,Bursa milletvekillerinin konuşmalarını yayınladık… 29 Kasım 06 tarihli yazımın başlığı aynen şöyleydi :

“SORU : CARGILL’E NEDEN KARŞIYIM ?
YANITLAR :
1) İZNİK GÖLÜ İZNİK ÇÖLÜ OLMASIN DİYE…
2) HUKUKA İNANDIĞIM İÇİN…
3) ULUSAL ONURUMA DOKUNDUĞU İÇİN…
4) ABD DÜŞMANI OLDUĞUM İÇİN..”


O dönemde de TBMM’nde Cargill’in avukatlığını yapan Bursa Milletvekili Mehmet Altan KARAPAŞAOĞLU, Cargill’e karşı çıkan Bursa Barosu avukatlarını “Amerikan düşmanları” olarak tanımlıyor ve suçluyordu. Eski bir Bursa Barosu avukatı olarak bu amerikan düşmanlığı payesini şerefle taşıyorum. Cargill’i Kurtarma Yasası, beklendiği gibi 23 Kasım 06 Perşembe günü 217 AKP milletvekilinin oyu ile TBMM’den geçti. Ama eski Cumhurbaşkanı Sezer’ e ve Anayasa Mahkemesine takıldı. Türkiye’de hukukun üstünlüğüne inanan yargıçları Cargill’e bir kez daha geçit vermedi.

Geçen haftaki yazımın satır arasında şöyle bir cümle vardı anımsayacaksınız.

Cargill’in yeni af yasası da komisyonlarda hazırlanıyor. Bir milletvekili,Bursa’nın,Türkiye’nin sorunlarını bırakmış Cargill affını tekrar çıkarmak için çalışıyor…Sanırsın ki Cargill milletvekili… “

Bu arada biz türbanla,harekatla uğraşırken Cargill’i kurtarma yasası komisyonlardan geçerek önümüzdeki haftalarda TBMM Genel Kurulu’na gelecek.Bu kez yasaya karşı çıkacak Ertuğrul YALÇINBAYIR ve Turhan ÇÖMEZ gibi AKP milletvekilleri de yok. Çankaya’da A.Necdet SEZER gibi hukukçu bir Cumhurbaşkanı da yok. Yani hiçbir engel yok. Bu yasa bu kez daha kolay çıkar.

Cargill’i Kurtarma Yasası’nın TBMM’dek avukatlığını yine M.Altan KARAPAŞAOĞLU yapıyor. Bizi amerikan düşmanı olarak tanımlayan Sayın Milletvekili’ne İznikli sıradan bir vatandaş ve amerikan düşmanı olarak iki sorum var…Siz TBMM’de Bursa Milletvekili olarak mı yoksa Cargill Milletvekili olarak mı bulunuyorsunuz ? Maaşınızı vatandaşların ödediği vergilerden mi, yoksa Amerikan Cargill şirketinden mi alıyorsunuz ?

Eğer soruların ikinci şıkları doğruysa hiçbir sözüm yok… Ama “ Hayır ben Bursa Milletvekili olarak maaşımı vatandaşların ödediği vergilerden alıyorum.” diyorsanız size bir sözüm var… Aldığınız maaşın içinde benim ödediğim vergiler de var. Oranı ne olursa olsun,kaç kuruş olursa olsun…Aldığınız maaş içindeki benim payıma düşen kısmı yani hakkımı size helal etmiyorum, aksine haram olsun diyorum. Siz inançlı bir insansınız, helali, haramı bilirsiniz.

Cargill’in arkasında bizzat ABD Başkanı Bush’un olduğunu bütün dünya biliyor. Bush bizimkilere bir haftalık bir harekat izni verdiğine göre bunun karşılığını da isteyecektir. Bir haftalık harekatın, harekatta kaybettiğimiz 27 şehidin karşılığı Cargill’i kurtarma yasası olmasın sakın… Olabilir mi ?

AKP iktidarı stratejik ortağı Bush’un ricasını yerine getirir doğal olarak. Ama “Şehitler Ölmez,Vatan Bölünmez.” diye siyaset yapan, karanlığın özgürlüğü ve türban için AKP’ye destek olan MHP ne yapacak acaba ? Cumhurbaşkanlığı seçiminde,türban için Anayasa değişikliğinde AKP’ye verdiği desteği Cargill’i Kurtarma Yasasına da verecek mi ? Bir yurttaş olarak merak ediyorum doğrusu…

Oyunun diğer bölümlerini bekleyeceğiz, izleyeceğiz ve göreceğiz. Ama ben bilime ve aydınlığa inanan,sanatı ve çağdaşlığı sevdiğini söyleyen izleyenlerin bu oyunun sonunu tahmin edip oyunu topluca terk etmeleri gerektiğini,bir daha da bu yazar ve yönetmenin oyunlarına gelmemelerini diliyorum.

Ben kendi adıma bu iğrenç oyunda yokum…


İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ - 05 MART 08

Hiç yorum yok: