16 Mart 2009 Pazartesi

“ SU HAYATTIR SATILAMAZ ! “




“ SU HAYATTIR SATILAMAZ ! “

Yerel seçimlerin liderlerin seviyesiz söylemleriyle anlamsızlaşması karşısında seçim ve siyaset yazmak yerine dünyanın evrensel sorunlarına ilişkin görüşlerimi açıklamaya geçen hafta başlamıştım. Bu bağlamda geçen haftaki yazımın başlığı “ KÜRESEL ISINMA VE İKLİM DEĞİŞİMİ “ idi. Bu evrensel sorunla bağlantılı olarak geçen hafta Türkiye’de bir olay yaşadık… Bu hafta da yine evrensel bir başka sorun Türkiye’nin gündeminde. Önce geçen haftaki olaya kısaca değinelim ve bu haftanın olayına geçelim.

Evrim tartışması ve TÜBİTAK’ın Darwin sansürü geçen haftanın en önemli olayıydı…

TÜBİTAK’ın bu gerici sansürü ile ilgili yapılan bir açıklamayı sizlerle paylaşmak istiyorum…

“ Biyolojide ve bütün bilimlerde devrim yapan Charles Darwin’in doğumunun 200. Türlerin Kökeni’nin ilk basımının 150. yılı nedeniyle Unesco tüm dünyada 2009′u Darwin yılı ilan etti.

Bilimle az ya da çok ilgili her basın organı, her dergi tüm dünyada bu anma etkinliğini kapağa taşımakta gecikmedi. Türkiye’de 42 yıldır Tübitak tarafından yayınlanan bilimsel ve teknolojide yaşanan gelişmeleri Türk okuyucusuna taşıyan Bilim ve Teknik Dergisi de Mart/09 sayısını Darwin’e ayırdı.

Dergi ekibi için son derece normal bir bilimsel refleksti yaptıkları. Tüm dünyada ilan edilen Darwin yılını kapağa taşımaktan daha doğal bir şey olabilir miydi ?

Ama Tübitak’ın yeni yönetimi Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası garabetini okullara dağıtmakta sakınca görmeyen bir zihniyetin uzantısıydı ve derginin genel yayın yönetimi Çiğdem Atakuman’ın bilimsel refleksi başına iş açmakta gecikmedi. Tübitak Başkan Yardımcısı Ömer Cebeci derginin hazırlanan taslağını veto etti. Darwin ve Evrim Teorisine ayrılan 15 sayfa ile birlikte hazırlanan kapak, derginin genel yayın yönetmeni Çiğdem Atakuman’la birlikte dergiden atıldı.

Yerine konan kapak Küresel İklim Değişikliği oldu.

Bu anlayışın hayatın her anında bizi kuşatmasına karşı çıkmak her aydının, her demokratın öncelikli görevidir.

Tüm duyarlı insanları bu uygulamayı protesto etmeye çağırıyoruz. Çiğdem Atakuman’lar sahipsiz değildir.

Bilim ve Teknik dergimizden çekin elinizi…”


Bu kısa açıklama her şeyi özetliyor sanırım. Daha fazla söze gerek yok…

Bu haftanın olayı ise bu yazıyı yazdığım tarih olan 16 Mart günü İstanbul’da başlayan ve 22 Mart’a kadar sürecek olan 5.Dünya Su Forumu…

“ Farklılıkların Su İçin Birleştirilmesi” ana teması ile toplanan foruma yurt dışından ve yurt içinden binlerce kişinin katılacağı belirtiliyor. Foruma katılanlar uluslararası şirketler, bazı devlet ve siyaset adamları var ama halktan ve sivil toplum kuruluşlarından kimse yok… Kısacası ekonomi için Davos’ta bir araya gelen kapitalizmin temsilcileri su için İstanbul’da bir araya geliyor… Forum’un programını inceledim.. Bu forumun gündeminde çok cafcaflı sözlerle aktarılan alt gündem maddeleri var. Ancak su kaynaklarının korunması, su gereksinimi olan insanlara ve diğer canlılara suyun nasıl verileceği gibi insani konular yok. Forumun amacı dünyadaki mevcut suları belli ulusların ve şirketlerin malı gibi görüp suyun ticarileştirilmesi, suyun ticari mal olarak satışından elde edilecek kârların nasıl paylaşılacağının pazarlığını yaparak kararını vermek…

Dünya Su Forumu’nun bu gerçek yüzünü gören, bu forumun su üzerindeki kirli rant paylaşımına karşı çıkanlar ise dün yani 15 Mart Pazar günü Kadıköy Meydanında Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu öncülüğünde “ Su Hayattır Satılamaz ! “ pankart ve sloganları ile yürüdüler. Ulusal medyada pek yer bulmayan bu yürüyüşün haberini biz yayınlayalım…

“15.00’de başlayan yürüyüş kolunun en önünde “Su yaşamdır, yaşamlarımız satılık değildir” pankartıyla Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu yer aldı.

Ardından sırasıyla, Bursa Su Platformu, Marmara Çevre Platformu, Temiz Enerji Platformu, Türkiye Çevre Platformu eylemdeki yerini aldı. Ege Çevre ve Kültür Platformu “Su haktır sattırmayız, su yaşamdır kirlettirmeyiz” pankartıyla, ALLIANOI Girişim Grubu, “Tarih cinayeti: ALLIANOI çamurla boğuluyor, faili meçhul değil, yaşatacağız” pankartıyla eylemdeki yerini aldı. Fındıklı Dereleri Korumu Platformu, “Geleceğimizi sattırmayacağız”, “Bu ülke, bu halk, bu doğa, bu dereler satılık değil” pankartlarıyla eleme katılırken, Derelerin Kardeşliği Platformu “Abu dereler özgür akacak” pankartıyla eyleme katıldı.

Çevre örgütlerinin ardından DİSK’e Bağlı Birleşik Metal-İş, KESK İstanbul Şubeler Platformu, KESK Ankara Şubeler Platformu ve Enerji ve Sanayi Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) eyleme katıldı.

Onları İstanbul Tabip Odası, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, TMMOB ve “Çoruh, Dereler, Munzur, Çeşmeler özgür akacak” pankartıyla Emo-Genç izledi.
Odaların arkasından, üyeleri işçi değil gerekçesiyle kapatılan Çiftçi-Sen “Tarım Şirketlere terk edilemez üretmek istiyoruz” ve “Çiftçilerin örgütlenme hakkı engellenemez” pankartlarıyla alandaki yerini aldı. Ardından “Genetiği değiştirilmiş organizmalara hayır” pankartıyla GDO'ya Hayır Platformu yer aldı.

Ekoloji Kolektifi ise “Ya Ekososyalizm Ya barbarlık” pankartıyla eyleme katıldı. Ardından Tüketicileri Koruma Derneği ve İstanbul Serbest Muhasebeciler Mali Müşavirler Odası eylemdeki yerlerini aldı.

Halk Cephesi “Haklıyız kazanacağız, Su halkındır sattırmayız” pankartını taşırken hayatın her alanında hak mücadeleleri veren Halkevleri “Su hayattır sattırmayız” pankartıyla eyleme katıldı.Öğrenci Kolektifleri ise “Suyunu satanın Suyunu Sık” pankartıyla eyleme katıldı. Öğrenci Kolektiflerin arkasından Kaldıraç ve İşçi Cephesi eyleme katıldı.

EMEP “Su yaşamdır yaşam satılık değildir” pankartıyla, ESP “Suyun özelleştirilmesine hayır” pankartıyla, ÖDP “Su haktır satılamaz” pankartıyla eylemdeki yerlerini aldı. BDSP ise “Bir bardak su için bile sosyalizm” pankartıyla eyleme katıldı. TKP “Dünya su formunu durdurun” pankartıyla eyleme katıldı. “


Su, yaşam, insan, doğa üzerine söylenecek o kadar çok söz var ki… İnsan ve doğadaki tüm canlılar için yaşamsal öneme sahip suyumuzu kapitalist patronlara bırakmayalım. Her gün giderek kuruyan derelerimize, göllerimize ve su kaynaklarımıza sahip çıkalım. Sularımız mal değildir. Kullanım hakkı şirketlere devredilemez. Su doğanın hakkıdır. Su, yaşamakiçin ona ihtiyaç duyan tüm canlı ve cansız sisteme aittir… Bu düşüncelerin özeti yazımın başlığını oluşturan slogandadır. Unutmayın… “ SU HAYATTIR SATILAMAZ ! “İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 18 MART 09

Hiç yorum yok: