23 Mart 2009 Pazartesi

SEÇİM ve GEÇİM

SEÇİM ve GEÇİM

Oh bee… Nihayet bu hafta sonu seçim kampanyası işkencesi bitiyor… Bu sütunlarda Şubat ayında yazdığım yazılarda 09 yerel seçimlerinde siyasi partilerimizin açılımlarını değerlendirmiştim. 25 Şubat tarihinde yazdığım “ SİYASET BATAKLIĞI “ ve 04 Mart tarihinde yazdığım “ SORU SORMAK “ başlıklı yazılarımda ise bu yerel seçimde kentlerin, beldelerin sorunlarının konuşulmadığı, tartışılmadığı sadece üç parti liderinin meydanlardaki seviyesiz atışmalarından sıkıldığımı ifade etmiştim…

Bu yazıyı yazdığım 23 Mart Pazartesi sabahı televizyonlarda ve ulusal gazetelerde dün İstanbul’da yapılan 5 mitingin detayları var. Meydanların büyüklüğü, metrekareye düşen insan sayısı hesapları, kim daha kalabalık topladı, kimin mitingi daha coşkuluydu, hangi lider diğerine ne dedi, bu mitinglere katılan parti (tarikat) ve lider (şeyh) müritleri neler dedi ? Dün televizyonlardan ara sıra zorunlu olarak bir kısmını izlemiştim… Tekrar izlemek gerçekten tam bir işkence. O meydanlardaki parti bayraklarının yarattığı görüntü kirliliği, yüksek volumle yapılan ve kulakları sağır eden müzik işkencesi ve ses kirliliği… Aman Allahım dayanılır gibi değil… Bu nedenle ben bu kalabalıkları da, liderleri de, kampanyaları da anlamıyorum. Kimse bana bunun demokrasinin gereği olduğunu filan anlatmaya kalkmasın…

İşin aslına bakarsanız benim bu mitinglerden fazla şikayet etme hakkım yok... Çünkü benim yaşadığım köyde bir tek parti bayrağı bile asılı değil. Bir tek yüksek sesle müzik çalan parti aracı da yok. Ben televizyonlardaki görüntülerden ve seslerden sıkıldığımı anlatmaya çalışıyorum. Sonuç olarak üç gün sonra Pazar günü bu işkence bitecek…

Bu sabah televizyonlarda ( gazetelerde olmayan ) iki görüntü dikkatimi çekti… Birincisi Sakarya’da çöp kutularından kullanım süresi geçtiği için çöpe atılmış gıda maddelerini toplayıp evine götüren kadının görüntüsü… Kapitalizmin küresel krizinin “ hamdolsun teğet geçtiği “ ülkemizden yürek burkan, düşündüren bir insan manzarası… Diğeri de anneleri, babaları işsiz kalmış lise öğrencilerinin İstanbul’daki eyleminden görüntüler… Kimisi harçlıklarının düştüğünden, azlığından söz ediyordu, kimisi de kriz nedeniyle okulu bıraktığından…

Peki ne olacak Pazar günü ? Kim, ne kazanacak, hangi belediye kimin olacak ? Anketler bir aşağı bir yukarı sonuçları veriyor zaten… Meydan meydan dolaşan, senin benim paramla Tunceli’de buzdolabı,çamaşır makinesi gibi beyaz eşyayı seçim rüşveti olarak dağıttıran Başbakanının iktidar partisinin oyları 3-5 puan düşecek, Baykal’ın oyları adayları sayesinde 3-5 puan artacak… Sonuçta son anda olabilecek sürpriz gelişmeler olmazsa : Yolsuzluk bataklığında boğulmaya devam eden İstanbul ve Ankara’yı iktidar partisi adayları, İzmir’i ise Baykal’ın zoraki olarak aday gösterdiği şimdiki başkan kazanacak… Başbakanın iki yıl önceden hedef gösterdiği İzmir, Diyarbakır ve Çankaya eski sahiplerinde kalacak… Diğer yerler teferruat zaten…

Bu arada İznik için bir paragraf açmalıyım. İznik’te olsaydım oyumu kime verirdim ? Bir kere geçen hafta bu gazetede yayınlanan karikatüründen dolayı dostum Hüseyin ACAROL’u kutluyorum. Ben de onun gibi düşünüyorum. İznik’in ortasına, tarihine, talihine bir hançer gibi saplanan o kazığı oradan kim kaldıracaksa o adaya verirdim… Bir de İznik’te Kent Müzesi açmayı kafasına koyan, programına yazan adaya oy verirdim. İznik’ten bir kutlama da İznik siyasetinin duayeni Erdoğan SAVAŞ’ a. Başka partiden aday olmak, küsmek ona yakışmazdı. Kendisine yakışanı yapıp Dündar KOYUTÜRK’ün yanında yer aldığ için kendisini kutluyorum.

İznik’te 5 yıldır hiçbir iş yapmayan, İznik sokaklarını plastik çiçeklerle donatacak kadar zevksiz, güzelim sahil bandımızı güzelleştirmek yerine doğal yapısını tahrip eden, üstüne üstlük kime ne getireceği belli olmayan golf sahası adına sahilimizi birilerine peşkeş çeken, İznik’e Kent Müzesi yapmayı aklının ucundan bile geçirmeyen, İznik’in kalbine o kazığı çakan, partisince aday gösterilmeyince kapı kapı dolaşan ve sonunda MHP’ye kapılanan Kadri ERYILMAZ hariç tüm adaylara başarılar diliyorum…

Evet bir seçim daha Pazar günü bitecek… Kazanan sevinecek, kaybeden üzülecek, küsecek ama her şey Pazartesi sabah unutulacak… Çünkü Pazartesi sabahı geçim derdi kapımızı çalacak… Seçim bitti sıra geçimde. Geçimin içinde ise işsizlik, açlık, yoksulluk var. Bu ülkede seçim sıkıntısı biter ama geçim sıkıntısı bitmez…

İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 25 MART 09

Hiç yorum yok: