3 Şubat 2008 Pazar

TÜRBANSIZ YAZI,TUZSUZ YEMEK,BİLİMSİZ ÜNİVERSİTE...

*
TÜRBANSIZ YAZI,
TUZSUZ YEMEK,
BİLİMSİZ ÜNİVERSİTE…
*
3 Şubat 08 Pazar sabahı…Her zaman yaptığım gibi haftalık yazımı yazmak için bilgisayarımın başına oturdum. İki haftadır “türban” yazıyorum ya yeter artık bu hafta türbansız bir yazı yazayım diye düşünüyorum. Ama ne mümkün…Dün akşam televizyon haberlerine baktım. Ağzını açan “türban” diyor. Bugünün gazetelerine bakıyorum. Türbandan başka bir şey yok…

Türbana karşı olanlardan 126 bin 500 kişi dün sadece Anıtkabir’de toplanmış. Ayrıca 17 kentte daha türban karşıtı gösteri yapılmış. Ankara,İstanbul,Konya ve Antalya’da ise 50-100 kişilik gruplar türbanı savunmuş. Türban konusunda görüşlerini açıklayan üniversite rektörlerinden oluşan Üniversiteler Arası Kurul’ (ÜAK) bildirisine karşı üniversitede türbanı savunan öğretim üyelerinin sayısı 1300’e çıkmış. Gazete haberlerine göre üniversitede türban olayı Aziz Nesin’in çocuklarını da bölmüş. Ali Nesin türbana destek imzası atarken Ahmet Nesin ağabeyine bir mektup döşenmiş ve onu eleştirmiş. Ali Nesin 1993’te Sivas Madımak’ta babası Aziz Nesin’in neden ve kimler tarafından yakılmak istendiğini unutmuş anlaşılan. Gazetelerde ayrıca yüzlerce köşe yazısı,siyasilerin demeçleri…Toplum ikiye bölünmüş durumda. Türban taraftarları-türban karşıtları…

Gel de bu koşullarda türbansız bir yazı yaz. Geçekten ne mümkün…Bu tuzsuz yemek yapmak gibi bir şey olur…Tuzsuz yemek de gerçekten tatsız olur. Ben de tuzsuz yemeği hiç sevmem doğrusu.

Geçen hafta da dediğim gibi sadece bu türban konusunda o kadar çok yazılacak husus var ki…Hangi birini yazacaksın,söyleyeceksin…

Türkiye olarak biz neyi tartışıyoruz ? Birkaç yüz türbanlı öğrenci üniversiteye girsin mi girmesin mi ? Bu arada “özgürlük”,”demokrasi” kavramları da havada uçuşuyor. Herkes aklına geldiği gibi özgürlük,demokrasi tanımları yapıyor. Bu kavramlardan biri de “inanç özgürlüğü”…Özgürlüğü savunan bir insan nasıl inanç özgürlüğüne karşı çıkar ? Başkasını bir kenara bırakayım,kendimden örnek vereyim. Her türlü özgürlüğü savunan ben inanç özgürlüğüne karşı çıkabilir miyim ? Elbette karşı çıkamam.İnanan insanların inanç özgürlüğünü sonuna kadar savunurum. İnananların inandıkları gibi yaşama hakkı da vardır. İnanç nerede yaşanır ? İnanç evde yaşanır,inanç ibadethanede yaşanır,inanç bir ölçüde sokakta yaşanır…Aynı şekilde inançsızların da yaşama hakkı vardır.

Hangi inançta olursa olsun herkes inancını evinde yaşayabilir. Evinin dışında ise Müslüman camide,Alevi cemevinde,Hıristiyan kilisesinde,Yahudi sinagogunda,Budist tapınağında inancını özgürce yaşamalıdır. Sokakta da başkalarını baskı altında tutmamak koşuluyla inancına göre giyinebilir…

Ama türbanın üniversitede serbest kalması için mücadele edenlerin savunduğu gibi üniversiteler inançların yaşanacağı yerler değildir…Üniversiteler bütün dünyada bilimin üretildiği,her türlü düşüncenin,her türlü inancın tartışılacağı yerlerdir. Üniversitede hiçbir inanç yaşanmaz sadece tartışılır. Bu nedenle de kimse üniversiteye ne haçıyla girebilir,ne kipasıyla,ne de türbanıyla,çarşafı ile…Bu dini simgelerle girilen yerler üniversite olmaktan çıkar. Çünkü o üniversitelerde bilim yapılamaz.

Dünyada inancın hakim olduğu,inancın yaşandığı üniversiteler yok mu ? Elbette var. Nerede ? İran üniversitelerinde,Pakistan ve Afganistan üniversitelerinde,daha doğrusu medreselerinde topluca namaz kılabilirsiniz,dua edebilirsiniz. Ama o “üniversiteler” e başı açık kız öğrencinin girmesi mümkün değildir. Başka inançtan erkek öğrenci de giremez . O “üniversiteler” de bir tek inanç yaşanır. Diğer inançların yaşama hakkı yoktur. Doğal olarak da oralarda hiçbir inanç tartışılmaz,hiçbir inanca ve düşünceye özgürlük tanınmaz. Ve oralarda asla bilim de yapılamaz…

Geçen hafta söylediğimiz gibi bu iş sadece üniversite de türban sorunu değildir. Nitekim bu işin savunucuları da başörtüsü ile,türbanın bağlama şekliyle yetinilmeyeceğini söylüyorlar. Çarşafın da,peçenin de,sakalın da,şalvarın da serbest bırakılmasını istiyorlar. Türbanla üniversiteyi bitirecek kızlarımız,üniversite bitince haklı olarak sadece evde bulaşık yıkamak istemiyorlar. Doktor olmak,hakim olmak,savcı,avukat olmak da istiyorlar.

Türbanı siyasete alet eden,bunun için Anayasa ve yasa değişikliği hazırlayan AKP ve destekçisi MHP bu işin burada kalmayacağını biliyorlar. Toplumda türban bölücülüğü yaratanların amacı Türk üniversitelerini,İran,Pakistan,Afganistan üniversitelerine çevirmekse diyeceğimiz yok. Bunu açıkça söyleyebilirler. O zaman tartışırız. Biz de fikrimizi,düşüncemizi söyleyebiliriz. Ancak unutulmasın ki bugün türban için özgürlük kalkanına sarılanlar yarın bize bırakın başka inancı savunmayı ya da inançsızlık özgürlüğünü asla tanımayacaklar. Çünkü onlar için kendi inançlarından başka inanç olamaz. Hele inançsızlık söz konusu bile olamaz…

Bu arada Türkiye türbanla,çarşafla uğraşırken dünyada neler oluyor ? Türkiye’de kim hangi ihalede malı götürüyor ? Haberiniz var mı ?

Yazık bu ülkeye. Bir kere daha tekrarlayalım. Karanlıkta özgürlük ve demokrasi olmaz.

Herkese türbansız,aydınlık günler dilerim.

06 ŞUBAT 08 İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ

Hiç yorum yok: