27 Ocak 2008 Pazar

TÜRBANLI KOŞU

*

TÜRBANLI KOŞU

Geçen hafta Türkiye’nin gündemindeki konunun “türban” olduğunu yazmıştım. Bu hafta da,gelecek haftalarda da ve aylarda da gündem değişmeyecek… Çünkü hem AKP için hem de kendi görüşlerini bir kenara bırakıp AKP’nin yedek lastiği konumuna düşen MHP için de türban vazgeçilmez bir seçim malzemesidir.

İki partinin türban yasağını kaldırmak için başlattıkları işbirliği ile bu sorunun çok kolay çözüleceğini sananlar yanıldıklarını iki gün sonra anladılar. Çünkü bu sorunu çözmek sanıldığı kadar kolay değil…

Çünkü türban sadece 1,5 metrelik bez değil. Takanların bir kısmının belirttiği gibi hem “dini simge”,hem de AKP’lilerin benimsediği gibi bir “siyasi simge”dir. Türban sorunu sadece siyasal,dinsel,toplumsal bir sorun da değil. Bu sorunun hukuksal,kültürel,tarihsel,sosyolojik,cinsel boyutları da var. Burada bir kelime ile ifade ettiğimiz bu kavramlar üzerinden türbanı incelemek için kitaplar yazılır. Onun için öyle kestirip atamazsınız.Yani bir cümlelik yasa maddesiyle türban sorunu çözülmez,çözülemez. Yani türban sadece basit bir kılık kıyafet sorunu değildir.

Bir de bu türban sorunu sadece özgürlük ve demokrasi sorunu da değildir. Ama sorunu böyle ortaya koyanlar çoğaldı. Türbanı savunanlar özgürlükçü ve demokrat,türban karşıtları özgürlüğe ve demokrasiye karşı imiş gibi bir tablo ortaya çıkıyor. İnsanların kafasını karıştırmak o kadar kolay ki… Bu konuda yeri gelmişken değinmek istiyorum.Yılmaz AKKILIÇ ağabeyimin geçen haftaki yazılarından birinde çok güzel ifade ettiği gibi "Karanlık, özgürlük ve demokrasi değildir." Ben de öyle düşünüyorum.

Tekrar dönelim AKP-MHP’nin türban ittifakına. Bu kutsal ittifak bu türban sorununu çözebilir mi ? Bana göre çözemez. Nedenini bu yazının kısıtlı sınırları içinde açıklamaya çalışayım…

Bir yasa maddesi ile türbanı sadece kılık kıyafet,dini-siyasi simge olarak üniversitede serbest bırakırsanız sorun çözülür mü ? Çözülmez. İkinci adım arkadan liselerden,ilköğretimden aynı talepler gelince onlara hayır diyebilir misiniz ? Ya da üniversiteyi türbanla bitiren öğrenci iş yaşamına atıldığında,özellikle kamuda çalışmak istediğinde nasıl “hayır” diyeceksiniz… Diyemezsiniz. Sonra türbanlıların “kılık kıyafet özgürlüğü” adına üniversiteye bu siyasi-dini simge ile girmesine izin verdiniz. Sonra diğer siyasi ve dini simge taşıyanlardan talep gelince ne yapacaksınız ? Türbana tanıdığınız özgürlüğü çarşafa,burkaya,sarığa,cübbeye,poşuya,kipaya,mayoya,bikiniye,haça,orak çekiçe,
gamalı haça ve diğerlerine de tanıyacak mısınız ? Peki üniversitelerde,ilkokullarda,orta öğretimde,kamuda türban serbest kalınca buralarda başını türbanla örtmeyenlerin özgürlüğünü nasıl sağlayacaksınız ? Tabii ki sağlayamayacaksınız.Çünkü türbanın kutsal ittifakçılarına ve türban savunucularına göre; İslam’da başı açma özgürlüğü yoktur !

Türbanın Cumhuriyet’le,laiklikle ilgili yönü ise üzerinde durulması gereken çok önemli bir başka konudur.

AKP’nin yüzde 47 şımarıklığı giderek baskıya dönüşüyor.Türbana özgürlük adı altında Türkiye sonu çok tehlikeli olabilecek bir yola sürükleniyor.

Kısacası bu konularda söylenecek,yazılacak o kadar çok husus var ki gelecek haftalarda nasıl olsa bu türban konusu gündemde olacağına göre biz de tekrar yazarız.

Bu haftaki yazıyı bir kaç soruyla bitireyim. Sizce Türkiye türbanla nereye doğru koşuyor ? Doğu’ya mı batıya mı ? Çağdaşlığa mı,ortaçağ karanlığına mı ? Huzura mı,huzursuzluğa mı ?

İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ - 30 OCAK 08

Hiç yorum yok: