12 Ocak 2008 Cumartesi

HRANT DİNK İÇİN


Fotoğraf : Hüseyin AY

Acıyı paylaşmayı bile bilmeyenlere ve katillerle fotoğraf çektirenlere İNAT...


Fotoğraf : Hüseyin AY

O'nu özleyeceğiz...


Fotoğraf : Hüseyin AY
Hüzün...Ve...Umut


Fotoğraf : Hüseyin AY
O Ürkek Bir Güvercin'di...


Fotoğraf : Hüseyin AY
O Ürkek Güvercin'i böyle uğurladık...

* 24 OCAK 07 TARİHLİ YAZIM :

31 OCAK-24 OCAK-19 OCAK…

Ocak ayı hüzün ayı…Ocak ayını sevmiyorum…Yeter artık…

Bugün 24 Ocak…14 yıl olmuş Uğur MUMCU bir bombayla katledileli…Haftaya 31 Ocak…18 yıl olmuş Muammer AKSOY öldürüleli…19 Ocak…5 gün geçti bile Hrant DİNK öldürüleli.Dün toprağa verdik…

Evet Ocak ayı hüzün ayı…Ocak ayını sevmiyorum artık…İçimden yazı yazmak gelmiyor…Oysa ne çok söyleyecek sözüm var…Ama artık sözün bittiği yerdeyim…Sevmek,üzülmek,kızmak,utanmak,ağlamak,düşünmek,dinlemek,anlamak,paylaşmak,üzüntüden hüzünlü türküler söylemek,küfretmek,okumak,yazmak…

Bunlar insanlara özgü tepkiler,davranışlar…Anlayışla karşılanabilir…

Peki insan öldürmek,düşünen bir beyini,konuşan,yazan bir aydını,bir bebeği,bir anayı,bir babayı,bir dedeyi öldürmek…Hele de bir güvercini öldürmek…Bu nasıl insanlıktır ?! Bunlar nasıl insanlardır ? Bu katiller,bu katillerin arkasındaki güçler,onları destekleyenler kimdir,necidir?

Bunlar milliyetçi olabilir mi,bunlar dindar olabilir mi,bunlar solcu,sosyal demokrat olabilir mi,bunlar ülkelerini,dinlerini,inançlarını sevebilir mi ?! Hayır hayır, bunlar bu saydıklarımın hiç birisi olamazlar…

Ocak ayında öldürülen bu üç güzel insandan Uğur MUMCU’yu yakından tanıma fırsatım oldu.

Prof.Dr.Muammer AKSOY hocamı kitaplarından,yazılarından,televizyon konuşmalarından tanıdım.

Hrant DİNK’i de yazılarından ve televizyon konuşmalarından tanıdım.

Ve üzgünüm ama bu üç güzel insanın katillerini ve destekçilerini de tanıyorum.Kimse bu cinayetler,bu katiller için komplo teorileri üretmeye,anlatmaya kalkmasın.Bu katiller bu toplumun içinden çıktı.Bu katilleri devleti,medyası,siyaseti,partisi,derneği,okulu,camisi,kahvesi ile biz yetiştirdik…Biz vatandaşlar olarak görevimizi yapmadık.Biz Devlet olarak görevimizi yapmadık.İster düşüncelerine katılalım,ister katılmayalım,içimizden çıkan katillerin bu güzel insanlara kıymalarına biz seyirci kaldık…

Çünkü demokrasiyi hazmedemedik.Çünkü düşünce özgürlüğüne inanmadık.Farklı düşünceyi okumayı,dinlemeyi, tahammül etmeyi ve uygarca tartışmayı öğrenemedik,öğretemedik.Bunlar yetmiyormuş gibi,düşünce yargılanmaz ama biz bu insanların yargılamasını bile beceremedik.Bu güzel insanlar mahkemelerde yargılanmak yerine mahkeme kapılarında linç edilmek istendi,polis olarak,vatandaş olarak seyirci kaldık…Türkiye’nin sorunlarını üniversite salonlarında,konferanslarda bile tartışılmasına izin vermedik…Gazete ve internet sayfalarında yüzlerce aydın katillere hedef gösterilirken seyirci kaldık.Hatta bu hedef yazılarının,fotoğraflarının yayılmasına yardımcı olduk…

Biz Nobel kazanmış yazarları ile değil katilleri ile gurur duyan bir toplum olduk…Çünkü rahmetli Uğur MUMCU’nun deyişiyle biz “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduk…”

Yazacak,söyleyecek çok şey var ama ne yazık ki söylediklerimizi,yazdıklarımızı anlayacak çok az insan var…O insanlarda benim gibi hüzünlü ocak aylarını sevmeyenler…



* 31 OCAK 07 TARİHLİ YAZIM :


HEPİMİZ…

…Ve sessizlerin sesi… Bir haftada iki cenaze…Gerçekten yeter artık…

Geçen haftaki yazımı 22 Ocak pazartesi günü yazmıştım.Ve alt başlığın bir cümlesi “…Yeter artık…” idi. Bu haftaki alt başlık ise “ …Gerçekten yeter artık…”

23 Ocak Salı günü; 19 Ocak Cuma günü 17 yaşındaki bir genç tarafından öldürülen Hrant DİNK’i son yolculuğuna uğurlayan sessiz yüz binlerin arasındaydım…Osmanbey’den Yenikapı’ya kadar 8 km.lik yolu Hrant DİNK için 6 saatte yürürken hem fotoğraf çektim,hem de çokça düşündüm…

26 Ocak Cuma günü ise eski Dışişleri Bakanı,gazeteci,fotoğrafçı İsmail CEM’i Teşvikiye Camii’nden alkışlarla uğurladım.Cami avlusunda fotoğraf çekmedim,gözlem yaptım. İsmail CEM’i TRT Genel Müdürü olarak tanıdığımız 1974 yılından bu yana Türkiye’nin siyasi tarihini ve onunla konuşabildiğimiz iki ayrı konuyu düşündüm…Sosyal Demokrasinin kitabını yazan ender insanlardan biri olan İsmail CEM’le 80’li yılların sonunda bir toplantıda “Türkiye’de parti içi demokrasinin uygulanıp uygulanamayacağı” konusunu ve 90’lı yılların ortasında bir fotoğraf sergisinde “doğa fotoğrafçılığı” konusunu konuşmuştuk…Bir haftada iki cenaze,iki güzel insanı uğurlamak bana fazla geldi…Onun için “…Gerçekten yeter artık…” diyorum.

Hrant DİNK cinayeti üzerine,cenaze töreni üzerine,ulusal ve uluslar arası tepkiler üzerine,ırkçılık,milliyetçilik,ulusalcılık,iç güçler-dış güçler üzerine o kadar çok söylenecek söz,yazılacak şey var ki…Ama yazmak içimden gelmiyor…Ulusal ve uluslar arası basında çok şey yazıldı,yazılmaya devam ediyor,edecek…Televizyonlarda konuşulmaya devam ediyor,edecek…Yazılanları,konuşulanları ben de sizin gibi izliyorum…

Hrant DİNK’in eşi Rakel’in yüz binlere yaptığı herkesi ağlatan veda konuşmasından birkaç cümleyi buraya alacağım.Bu satırları okurken bir yandan ünlü Sarı Gelin türküsünü de mırıldanabilirsiniz…

“Bugün çok acılı ve onurlu olarak buradayım. Hepimiz acımızla buradayız. Bu sessizlik bizde kederli bir sevinç yaratıyor.

Bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını uğurluyoruz. Kimseye saygısızlık etmeden, slogansız, pankartsız, bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. Bugün sessizliğimizden büyük bir ses vereceğiz.

…Ama bununla kalmayın, bununla yetinmeyin!Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutmakla, büyük gelecek olmaz. Yükseliş karşındakini kendin gibi sayarak olur.
Sevgilim! Bedenin yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doyamadan gittin.

Ben de sana yazdım, aşk mektubunu Sevgilim! Bunları yazmak zor oldu Sevgilim!
Sevdiklerinden, çocuklarından, torunlarından, bizlerden, kucağımdan ayrıldın, ülkenden ayrılmadın Sevgilim!.”

Cenazenin ardından ulusal basında yazılanlardan bir cümle…”Dün hepimiz yaşadık,gördük.Gözyaşının ırkı olmaz.Ölümün,acının ardından her ırkın gözyaşı aynı şekilde akar.Dün Türkiye’nin pek çok yerinde Hrant’ın arkasından gözyaşı aktı.Irk,dil,din farkı gözetmeden.Bir kere daha teyit oldu ki kan değil,candır kutsal olan.”(TEMPO,Murat Sabuncu)

Türkiye’nin büyük çoğunluğu,sessiz kalabalıkları öldürülen bir yurttaşına ağlarken terörü lanetlemek için cenazeye gelmesi gerektiği halde gelmeyen siyasileri ne yapıyor dersiniz…

Siyasiler,Hrant DİNK’in tutuklanan katili 17 yaşındaki çocuğu cinayete azmettirenle fotoğraf çektiren bir parti liderinin başlattığı cenazede taşınan tek pankarttaki “HEPİMİZ HRANT’IZ.HEPİMİZ ERMENİYİZ” sözünü tartışıyorlar…Bir yazarın dediği gibi o pankart gerçekten yanlış.O pankartta esasında “HEPİMİZ HRANT’IZ” yerine “ HEPİMİZ OGÜN’ÜZ” yazmalıydı…

Ben Ermeni’yim demekle Ermeni olunmaz…Ben Türk’üm demekle Türk olunmaz.Ben Müslüman’ım demekle Müslüman olunmaz.Ben İnsanım demekle insan olunmadığı gibi…

Terör nereden gelirse gelsin karşı çıkmak yerine dökülen kan üzerinden siyaset yapanlar siz 301’le oynamaya devam edin…İktidarınız da muhalefetiniz de,seçimleriniz de hayırlı olsun…

Hiç yorum yok: