GÜNDEMDEN KISA KISA…
Bazı bilim insanlarına ve yazarlara göre “İletişim Çağı” ndayız ya ondan olacak dünyanın ve Türkiye’nin gündemi öylesine hızlı değişiyor ki yetişebilene aşk olsun… Bu nedenle bu hafta tek bir konu yazmak yerine hızla değişen bu gündemin haberlerinden gözümüze takılanlara ve aklımızda kalanlara kısa kısa değinmek istedim…
6 Nisan Pazartesi sabahı bu yazıyı yazarken bir yandan gözüm televizyonda…Euronews kanalından haberleri izliyorum. En sıcak gündemden başlayarak geriye doğru gideyim…
Bizim ulusal basının “ WELCOME MR. PRESIDENT - Hürriyet “ , “ Hoşgeldin Hussein ! – Taraf”, “ Hüseyin mi Barac mı – Anadolu’da Vakit “, gibi başlıklarla karşıladığı ABD’nin yeni başkanı Barack H.Obama dün gece Ankara’ya geldi. Ulusal basının önde gelen 28 gazetesinin birinci sayfalarında benzer başlıklarla Obama selamlanıyor ama hiç birinde Obama’nın gelişini protesto edenlerin “Obama Evine Dön !” diyenlerin haberi yok… Televizyon kanalları da aynı durumda… İyi ki haberleri Euronews’ dan izliyorum…
Obama nedeniyle bugün (Pazartesi) Ankaralılar, yarın (Salı) İstanbullular trafik çilesi çekecekler… Kısacası bu hafta Türkiye’de Obama rüzgarı esecek… Gelecek hafta da Obama’nın Türkiye’den İslam dünyasına vereceği mesajları tartışacağız.
Pazartesi’den geriye doğru gidersek haftasonunda aynı rüzgar Avrupa’daydı… Önce hafta sonuna doğru Londra’da G-20 zirvesi… Kapitalizmin evrensel ekonomik krizine çare aramak için yapılan toplantılarda IMF ve Dünya Bankası’na 1 Trilyon Dolarlık kaynak aktarılarak krize çare aranırken Londra sokakları da protestolarla renkli ve hareketliydi… Bizim Başbakanımız bu evrensel krizin bizim ülkemizi teğet geçerken birazcık etkilediğini, ancak IMF ile anlaşmaya varıldığını da Londra’da açıkladı.
Hafta sonu AB’nin çekirdek ülkeleri Almanya ve Fransa NATO’nun 60.Yılını kutlamak için Obama’lı doğum günü partisi düzenlediler. Aynı toplantıda NATO’ya yeni genel sekreter seçimi de yapıldı. Danimarka Başbakanı Rasmussen bu göreve adaydı. Ama bizim Davos Fatihi Başbakanımız bu kez yine “one minute…” diyerek Rasmussen’in adaylığına iki yıl önceki karikatür krizi ve PKK’nın yayın organı Roj Tv nedeniyle karşı olduğunu açıklayınca AB telaşlandı… Berlusconi-Erdoğan telefon şovu ve araya Obama’nın girmesiyle bu itiraz geri çekildi ve Rasmussen yeni NATO genel sekreteri olarak İstanbul’a gelebildi.
Cumartesi günü başta Fransa’nın Strasbourg kenti olmak üzere Avrupa’nın bir çok kenti ve İstanbul’da “ NATO’YA HAYIR !” “60 YIL YETER !” diyenlerin sesleri yankılandı… Bu “NATO’YA HAYIR !” pankartı beni 34 yıl öncesine götürdü… 75 yılında bir dernek kongresinden sonra yayınladığım basın bildirisinde “ NATO’YA HAYIR !” demiştim ve bu ulusal basında yer almıştı. 34 yıldır bir şey değişmemekle birlikte ben halâ aynı noktadayım… Bugünün gençleri gibi “NATO’YA HAYIR !” diyorum. 60 yıl öncesinin “Soğuk Savaş” örgütü olan NATO için yapılan harcamalar dünyanın açlıkla boğuşan insanlarına ve yok olan doğamızı kurtarmaya harcansa daha iyi olmaz mı ?
Pazar günü ise Obama Prag’daydı… Oradan AB üyelerine net bir çağrı yaptı. Türkiye’yi AB’ne alın… Bizim ulusal medyanın alkışlarla karşıladığı bu çağrıya Sarkozy ve Merkel’in olumsuz yanıtı gecikmedi… Obama’nın Prag’dan verdiği diğer bir mesajda “nükleer silahsız bir dünya” idi…
09 yerel seçimleri bitti… İtirazları, tartışmaları bitmedi… Bazı seçim tartışmaları ise ölümle bitti. Bu seçim tartışmalarında 20 kişi yaşamını yitirdi… Bu kadar hilenin, itirazın yapıldığı seçimler üzerine yapılan yorumlar da çok ilginçti… Bu yorumlara girmeye hiç niyetim yok… Bu seçimin gözdelerinden Adana’da Aytaç Durak ve Ankara’da Melih Gökçek’in kaç parti değitirdiğini biliyor musunuz ? Buradan İznikli okurlarıma da benzer bir sorum var… İznik’in eski belediye başkanı Zeynel Abidin Turan kaç parti değiştirdi, kaç parti eskitti ? Şimdiki başkan Kadri Eryılmaz AKP’de başladı, bu seçim öncesi DP’nin kapsını çaldı, MHP’den tekrar seçildi. İznik’te CHP’liler seçimi kazanamadık diye hiç üzülmesinler gelecek seçimlerde Kadri Başkan CHP’nin adayı olur ve onlarda seçimi kazanırlar… Maksat sadece seçim kazanmak olduktan sonra neden olmasın ?
Geçen hafta Arama-Kurtarma çalışmaları bağlamında helikopter kazasına değinmiştim… Özellikle de gazeteci İsmail Güneş’in kurtarılamamasına... Bu helikopter kazası Türkiye’nin gündeminde kalmaya devam ediyor… Arama-Kurtarma çalışmalarındaki aksaklıklar şimdi başka boyutta tartışılıyor. Tartışmanın talimatı uzaklardaki halifeden gelince yandaş medya yön değiştirdi… Amerika’da yaşayan “ takkeli herkül ” Fetullah Gülen’in “bam teli” ne dokunmasıyla bu kazanın da Ergenegon örgütünün bir eylemi olduğu iddiası gündeme düştü… 15 gün önce açıklanan Ergenekon’un 2. iddianamesinden gizli telefon dinlemeleri yayınlanıyor.
Bu helikopter kazasında yaşamını yitiren TBMM önünden tekbir sesleri ile ulusal kahraman gibi uğurlanan ve Ankara’da bir tarikat dergahına defnedilen Muhsin Yazıcıoğlu üzerine efsaneler anlatılıyor… 12 Eylül 80 öncesi başta Ankara’da 7 TİP’li gencin (üçü Yenişehirliydi…) boğularak öldürülmesi olmak üzere bir sürü faşist cinayetten sorumlu olan ve bu nedenle 7,5 yıl hapis yatan Muhsin Yazıcoğlu’nun efsaneleri daha uzun sürer…
Bu sütunlarda Muhsin Yazıcoğlu’nun adı daha önce yayınladığım “TARİKATLAR VE DEMOKRASİ” başlıklı yazı dizisinde geçmişti. 10 Eylül 08 tarihli yazımda 22 Temmuz 07 seçimlerinde hangi tarikatın hangi siyasetçiyi desteklediğini yazmıştık… O yazımdaki paragrafı tekrarlamak isterim…
“ Gülen Cemaati : AKP listelerinde 30’dan fazla milletvekili adayları var. AKP’den sadece Cemil Çiçek’e destek yok… Sivas’ta BBP’li Muhsin Yazıcıoğlu ’na destek var. Milli Görüş’e destek yok…”
Gelecek haftalarda da tartışılacak olan bu gündem maddesi ile ilgili haberleri izlerken “takkeli herkül” Fetullah Gülen – Muhsin Yazıcıoğlu – Ergenekon ilişkisi aklınızda kalsın…
Geçen haftanın ve hafta sonunun çok yoğun gündemi içinde bir olay daha var ki değinmeden geçemeyeceğim… Cumartesi günü Beşiktaş taraftarlarının futbol takımına destek için meşaleli yürüyüşüne İstanbul polisinin “orantısız güç kullanarak” müdahalesi, tekme-tokat yetmeyince su sıkması ve biber gazı atması ile ortaya çıkan görüntüler benim aklıma aynı polisin geçen yıl ki 1 Mayıs gösterilerindeki orantısız güç kullanmasını anımsattı… Bu yıl ki 1 Mayıs yaklaşıyor ya İstanbul polisi Beşiktaş seyircisi üzerinde hazırlık çalışması yapmış anlaşılan… Pazar günü ise aynı polis teşkilatının 164.yılı nedeniyle içlerinde İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nün de bulunduğu Polis-Halk yürüyüşü Şişli’den Taksim’e yapılıyor… İstanbul’un Taksim Meydanı 5 Nisan’da da 1 Mayıs’ta da polise açık ama bu ülkenin işçilerine, emekçilerine yasak…
Bu haftalık ta bu kadar… Siyasetin, ekonominin gündemi çok yüklü. Bu gündemi izlemek sıkıcı ama bir başka gündem daha var… İzlemesi çok keyifli. Doğanın bahar gündemi… Çiçekler, kuşlar, yağmur, güneş… Baharda yaşamak ve doğayı izlemek öyle keyifli ki…
İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ - 8 NİSAN 09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder