KURBANLIK KOÇ VE KURBAĞA
Yazının başlığını ben de sevmedim ama yazıyı okuyunca niye bu başlığı kullandığımı anlayacaksınız.
Bu sütunlarda 15 Ekim 08 tarihli “KAPİTALİZMİN KÜRESEL KRİZİ” başlıklı yazımda dünyayı etkisi altına alan bu krizden Türkiye’nin etkilenmeyeceğini söyleyen Başbakanımızın bu davranışını şöyle açıklamıştık…
“Bizim Kasımpaşalı Başbakanımız her şeye ve herkese kızdığı gibi bu kez de “Bu küresel krizden Türkiye de etkilenecek.” diyenlere kızıyor… Ve de ekliyor : "Kimse merak etmesin, evvel Allah bize bir şey olmaz..." Dünyaya ve krizine meydan okuyan Kasımpaşalı Başbakan neye güveniyor acaba ? Herhalde Türkiye de bol miktarda bulunan Şeyhlerin mucizelerine güveniyor gibi geliyor bana.”
Aynı yazımda IMF’ye de bir paragraf açmış ve şöyle yazmıştım…
“Dönelim kapitalizmin şu küresel krizine. Devletler, liderler krizden kurtulmak için uğraşıyor. Batan şirketlere, bankalara destek paketleri hazırlıyorlar. Olmadı zordaki bankalara devletler el koyuyor… Sahi bu arada bir IMF vardı. Türkiye’ye 01 krizinde acı reçetelerle kriz önlemeye çalışan…Kurallarını Türkiye’nin liderlerine dikte ettiren. O IMF’nin bu krizde hiç sesi çıkmıyor… Neden acaba ? Bizim devlet bankalarını kapattıran, devlet bankacılık yapamaz diyen IMF özel bankaları devletleştiren ABD’ye ve AB ülkelerine niye karşı çıkmıyor dersiniz ? “
Kapitalizmin küresel krizi büyüdü ve dünyayı sarsmaya devam ediyor…Her ülke kendi koşullarına göre önlemler almaya çalışıyor. Bizde ise ekonomiyi yönlendirecek siyasi kadrolar olmadığı için ve de sermaye kesiminin siyasilere güveni olmadığı için hep dışarıdan bir kurtarıcı arayışına girişilir. 01 krizinde olduğu gibi gözler yine IMF’ye çevrildi… IMF en önemli müşterisi olan Türkiye’yi bir kere daha kurtarır mıydı ? Bize bir Kemal Derviş daha gönderir miydi ? Sermaye çevreleri yani TÜSİAD, TOBB, TİSK gibi kuruluşlar bir araya gelip “krizden nasıl çıkarız ?” ı konuştular. Sonuçta IMF’yle anlaşması için Hükümete baskı yapmaya başladılar…
Sonra ne oldu ? Bizim Kasımpaşalı Başbakanımız kurbanlık koçlar gibi direndi bu isteğe… Ekim ayının sonunda siyasi literatüre bir söz daha kattı… “IMF’nin ümüğümüzü sıkmasına izin vermeyiz”
Sonuç mu ? Bizim kurbanlık koçumuz ulusal ekonominin kasabı IMF’yle anlaştı. Kasap IMF sadece ümük sıkmakla kalmayacak o ümüğü tümden kesecek ve derimizi bile yüzecektir. Bilirsiniz kurbanlık koçlar başları kesildikten sonra bile birkaç defa daha diklenir ama sonra ölüme teslim olur… Allah kurbanınızı kabul etsin…
Yazının başlığında “KURBANLIK KOÇ” ile bunu anlatmaya çalıştım. Gelelim “KURBAĞA” ya… Bu geçen haftalarda internette çok dolaşan bir fıkra…
Ayran ve kaymak
İki arkadaş bir köşede oturmuş konuşuyorlarmış; biri diğerine :
- IMF hakkında ne düşünüyorsun?
- Bir fıkra ile anlatsam, olur mu?
- Olur.
- Bir gün iki tane kurbağa ayran bakracına düşmüş. Çırpınmaya başlamışlar.
Bir tanesi bir süre çırpındıktan sonra kurtuluş olmayacağını
anlayıp, kendini salıvermiş. Boğulup gitmiş.Diğeri ise
çırpınmaya devam etmiş.
Çırpındıkça, ayranın yaği üstte birikmeye başlamış.
Kurbağa, üzerine oturabileceği kadar yağ birikince, çıkıp yağın üzerine oturmuş.
- Kurtulmuş mu?
- Hayır. Aksine o zaman yanmış...
Ayran sahibi kurbağayı diğer bakraca atmış. Kurbağa çırpındıkça ayranın üzerinde yağ tabakası oluşuyormuş. Kurbağa tam kurtulduğunu zannederken, ayran sahibi, biriken yağları toplayıp kurbağayı diğer bakraca atıyormuş.Bu böylece sürüp gitmiş.
- Eeee?
- Ee si şu. Biz çırpındıkça, IMF, 'sizi kurtarıyorum' diye bizi alıyor
diğer bakraca atıyor. Ve biriken yağları topluyor.
Hepsi bu kadar.
Kapitalizmin küresel ekonomik krizi sermayedarlar için bankaların ve şirketlerin iflası, fabrikaların kapanması, üretimin durması, karların azalmasıdır. İşçiler içinse işsizlik demektir. İşsizlik ise açlık… Aç insanların ise neler yapabileceğini bir düşünün. Karl Marx bu gerçeği 130 yıl önce söylemişti… Onun için şimdilerde başta ABD olmak üzere dünyanın bir çok yerinde ekonomistler Karl Marx okumaya başladılar… Bizim koçlar ve kurbağalar da okur mu acaba ?
Bu arada yerel seçimler öncesi CHP’nin çarşaf operasyonunu ve bu konudaki tartışmaları izlemeye devam ediyoruz… Bir de ABD İstihbarat Konseyi’nin 17 yıl sonra yani 25 yılında Türkiye için senaryolarını…
İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 26 KASIM 08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder