16 Kasım 2008 Pazar

İZNİK VE AYASOFYA " Sorumlu Kim ? "

İZNİK VE AYASOFYA
“ Sorumlu Kim ? “


Türk toplumunda “hemşehrilik” duygusu çok yoğun yaşanır. Dünyanın en uzak yerlerinde bile iki Türk karşılaştığı zaman birbirlerine sordukları ilk soru “Nerelisin ?” dir.

İnsanların kendilerini bir kente ait saymaları ve o kenti sahiplenmeleri güzeldir. Bu sahiplenmeyi bilinçle, bilgiyle birleştirip “kentlilik bilinci” ni geliştirmeleri ise daha güzeldir. Bir kente sadece hemşerilik duygusuyla bağlanmak yeterli değildir. Önemli olan kentlilik bilinci ile o kentin sorunlarına da sahip çıkmak gerekir.

Çocukluğumu geçirdiğim, baba ocağımın, annemin ve babamın mezarlarının bulunduğu İznik bu nedenle benim kentimdir. Kentlilik bilincimle İznik’te olup biteni izler, sorunlarının çözümü için elimden gelen katkıyı yapmaya çalışırım.

Beni İznik’in doğası, gölü, tarihi eserleri çok ilgilendirir. İznik’te bir ağacın dalı kurusa, tarihi eserlerinden bir taş eksilse benim yüreğim kanar. Bu kentlilik bilincimin, İznik sevgimin doğal sonucudur. İznik’te gördüğüm olumsuzlukları yazı ve fotoğraf ile saptar, yerel basın aracılığı ile ilgililere duyurmaya çalışırım. Bu nedenle de yaklaşık 22 yıldır bu gazetede yazılar yazarım…

Geçen hafta İznik Gölü’nün durumundan söz ettim. Bu hafta ise Ayasofya’daki restorasyon rezaletini bir kere daha yazacağım. Bir kere daha diyorum. Çünkü bu restorasyon başlamadan önce de burada yazılar yazdım ve ilgilileri uyardım.

İznik’teki Ayasofya’nın değerini İznik’in yerel yönetimi, Bursa’nın bölge yönetimi ve bu eserden sorumlu Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden başka tüm dünya biliyor. İznik’e gelen turistlerin yüzde doksanı bu eseri görmek için geliyor… Bunun böyle olduğunu İznik esnafı da son iki yılda anladı.

İznik için bu kadar önemli bu tarihi eserimiz iki yıldır kapalı. İçine girmek resmen yasak… Burada restorasyon olduğunu bilmeden gelen turistler bu eseri göremeden geri dönüyor. Bırakın turistleri İznik Ayasofya’ya iki yıldır ne yerel ve ulusal basın, ne de ilgililer girebiliyor… İznik yerel yönetimi ve Bursa Bölge yönetimi ise sadece seyrediyor.

İznik Ayasofya’daki restorasyon rezaleti yerel basının birkaç haberinden sonra Eylül ayında ulusal basına da yansıdı. Kanal D ve Milliyet bu rezaleti haber yaptı.

Ben ise bu gazetede İznik Ayasofya’da restorasyon başlamadan önce 17 Şubat 07’de “ACEMİ BERBER FIKRASI ve RESTORASYON REZALETİ !” başlıklı yazımda bugün olanları iki yıl önceden gördüm ve yazdım… O yazımda Aydın’ın Didim ilçesindeki bir kilisenin restorasyon adı altında nasıl tahrip edildiğini anımsattıktan sonra sözü İznik Ayasofya’ya getirdim ve bir fıkra ile de olacakları anlatmaya çalıştım…

İşte 14 Şubat 07 tarihinde DOĞUŞ’ta yazdıklarım :

“İznik’te de bazılarının alkışlarla karşıladığı tam bir restorasyon seferberliği yaşanıyor. Bu restorasyonların bilimsel kurallara ve yasalara uygun olarak yetkililerin denetiminde yapılmasına elbette hiçbir itirazımız olamaz.Yapanları biz de alkışlarız…

Ancak önceki uygulamaları, Şeyh Kudbeddin Camii, Kırgızlar Türbesi örneklerini gördükten sonra doğrusu yetkisiz , bilgisiz, kural tanımaz kişiler ve şirketler tarafından yapılacak bu restorasyonlara kuşkuyla yaklaşıyoruz…

Yerel basından öğrendiğimize göre İznik’in en önemli tarihi eseri bir dünya mirası olan 1300 yıllık Ayasofya’nın restorasyonu da İznik Köylere Hizmet Birliği tarafından yaptırılacakmış… Bu ülkede Vakıflar Genel Müdürlüğü ne iş yapıyorsa…

Didim’de 200 yıllık kiliseyi restorasyon adına tahrip edenler gibi umarım İznik’in Ayasofya’sını da tahrip etmezler ve benzer haberler okumayız. Ben şimdiden uyarayım dedim. Eğer bu restorasyon işi yetkililerin kontrolünde ehil insanlar tarafından yapılmayacaksa, sırf birilerine iş çıksın, para kazansınlar diye yapılacaksa,tarihi eserimiz tahrip edilecekse hiç yapılmasın daha iyi…

Acemi berberler son sözüm size…BIRAKIN DAĞINIK KALSIN !... “


Uyarılarım bu yazı ile sınırlı kalmadı…

5 Aralık 07’de yazdığım yazımda :

“ Bu arada yerel ve bölge basınında Ayasofya Müzesi’nin restorasyon ihalesinin yapıldığını, restorasyonun yakında başlayacağını okuyorum.
Restorasyon adı altında Kırgızlar Türbesi’nin mezarlarını yok edenlere hiç güvenim yok. İznik’in en eski tarihi eseri Ayasofya Müzesi’ni de restorasyon adı altında,1700 yıllık mozaik ve freskleri tahrip ederek, burayı da camiye çevirmelerinden kuşku duyarım.”


26 Aralık 07 tarihli yazımda şu satırları yazdım.

“Ayasofya’nın restorasyonundaki ilk göze çarpan olumsuzluk ise yapının önüne ve cadde tarafına çekilen çirkin perde. Binanın önünü kapatan bu çirkin perde nedense arkasına çekilmemiş…Yani yarısı perdeli yarısı perdesiz.Aslında hiç olmasa daha iyi olacak…

İzniklilerin bu Ayasofya restorasyonunu dikkatle izlemelerini öneririm. Bakalım yarım perdenin arkasından ne çıkacak ?”


Atalarımız boşuna dememiş… “Söz uçar, yazı kalır…”

Peki İznik Ayasofya’daki bu restorasyon rezaletinin sorumlusu kim ? Yoksa burası Türkiye… Sorumluluk da neymiş ? Yapanın yanına kar kalır mı diyorsunuz… Her demokratik ülkede bu rezaletin hesabı sorulur. Sorumlular yargı önünde hesap verir.

Bizde ise sorumlular hesap vermek bir yana şov yapmaya devam ediyorlar…

Vakıflar Genel Müdürlüğü, Bursa Anıtlar Kurulu üyeleri İznik Ayasofya’daki restorasyon rezaleti sizin gözlerinizin önünde yaşandı, yaşanıyor… Siz hiçbir şey görmediniz mi, duymadınız mı ? Kim bu projeye ne aşamada olursa olsun imza attıysa bu rezaletten onlar sorumludur.

Peki kamu adına bu rezaletin ve sorumluluğun hesabını kim soracak ? Bu sorunun yanıtını da ben vereceksem siz o koltukta niye oturuyorsunuz ?

İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 19 KASIM 08

Hiç yorum yok: