25 Mayıs 2009 Pazartesi

TÜRKAN SAYLAN’IN ARDINDAN

TÜRKAN SAYLAN’IN ARDINDAN

Geçen hafta 18 Mayıs Pazartesi gününün ilk saatlerinde haftalık yazımı yazıp DOĞUŞ’a gönderdikten ve blogumda yayınladıktan sonra beklenen acı haber Prof.Dr. Türkan Saylan’ın ölüm haberi geldi… Türkan Hoca’nın ölüm haberi ile içime tarifsiz bir hüzün çöktü.

Türkan Saylan, binlerce yıldır dünyada ve bu topraklarda en korkulan hastalıklardan olan ve hastaların toplum dışına atılarak ıssız mağaralarda ölüme terkedilen cüzzam hastalığı ile mücadelenin öncü bir hekimi ve bilim kadınıdır…

Türkan Saylan, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucu genel başkanı olarak 20 yıldır bu ülkenin eğitim sorununa kendini adamıştır. “Kardelenler”, “Baba Beni Okula Gönder” gibi kampanyalarla onbinlerce yoksul kız öğrencinin eğitim almasını sağlamıştır. Yine yüzlerce kız yurdu açılmasını sağlamış, onbinlerce üniversite öğrencisine burs sağlamıştır.

Türkan Saylan, “ Ne şeriat, ne darbe !” diyerek gericiliğe ve askeri darbelere karşı Cumhuriyet’i ve laiklliği savunan bu ülkede giderek azalan örnek bir aydın duruşunu bize göstermiştir.

Türkan Saylan, örnek bir hekim ve bilim kadını, örnek bir eğitimci ve örnek bir aydındı. Çalışmalarını takdirle izlediğim Türkan Saylan 07 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde benim gönlümdeki Cumhurbaşkanı adayımdı… Bu konudaki düşüncelerimi de İznik DOĞUŞ Gazetesi’nin 28 Mart 07 tarihli sayısında yayınlanan “ CUMHURBAŞKANI ADAYIMI AÇIKLIYORUM “ başlıklı yazımda açıklamıştım…

Benim Cumhurbaşkanı adayım Türkan Saylan benim gibi düşünen milyonların gönlünü kazanmıştı… 19 Mayıs’ta gerçekleşen Türkan Hoca’nın görkemli cenaze töreni bunun kanıtıdır.

Milyonların gönlünü kazanan Türkan Saylan şeriatçı gericilerin de korkulu rüyası olmuştu… Akıl almaz saldırıların ve hedef göstermelerin sonucu 13 Nisan Pazartesi günü Ergenekon’un 12. dalgası kapsamında Türkan Saylan’ın evi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Genel Merkezi ve şubeleri polis tarafından basılıyordu… Saatler süren arama sonunda Türkan Hoca hastalığı nedeniyle göz altına alınmıyor ama tüm kişisel evraklarına, kendi deyimiyle “aşk mektupları” dahil el konuyor, ÇYDD merkezindeki bilgisayarlarla birlikte öğrencilerin burs dosyaları da götürülüyordu. Türkan Saylan böylesi bir baskıyla sindirilmek isteniyordu. Ancak bu baskı Türkan Hoca’nın hastalığına karşın onurlu direnişi ile ters tepti. Duyarlı aydınların, sanatçıların ve bazı medya kuruluşlarının da çağrısı ile halkımız Türkan Hoca’nın öğrencilerine burs verme yarışına girişiyordu…

Türkan Saylan Hoca’nın 19 Mayıs tarihinde gerçekleşen görkemli cenaze töreninden de çıkarılacak dersler vardı. Birinci ders; Devlet ve hükümet destek yerine köstek olsa da Türkan Hoca’nın sağlık, eğitim ve çağdaşlaşma alanındaki çalışmalarını milyonlar takdir ediyordu…

İkinci derste ise ; Dinci, şeriatçı gericiliğin tetikçiliğini yapan Vakit Gazetesi’nin Türkan Hoca’ya yönelttiği akıl almaz saldırılara Türkan Hoca’nın cenaze namazını kıldıran aydın bir din adamının gerekli yanıtı vermesiydi.

Üçüncü ders ise ; Herkesin saflarının belli olmasıydı. Başbakanın ağzından “herkesin hükümeti” olacağını açıklayan AKP hükümeti bu sözünü de tutamıyor, kebapçı açılışlarına bile giden bakanlarından birini bile Türkan Hoca’nın cenazesine gönderemiyordu. Bir tarikat şeyhi öldüğünde Fatih Camisi’nin avlusunu dolduran devlet erkanından kimse Teşvikiye Camii’ne gelemiyordu. Aynı korku İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanını ve atanmış 1 Mayıs kahramanı Valisini de sarmıştı…

Dördüncü ders ise Türkan Hoca’nın vasiyeti idi… 100 bin öğrenciye burs ve her kasabaya bir kız öğrenci yurdunu gerçekleştirmek… Benim inancım Türkan Hoca’nın vasiyetinin bu ülkenin insanları tarafından mutlaka gerçekleştirileceği yönünde. Türkan Hoca’nın bu vasiyeti bizim için bir görevdir. Çağdaş, aydınlık bir Türkiye için hepimize düşen bir görev… Kardelenlerin arasından yeni Türkan Saylanlar çıkacaktır. Kardelenler ağır kar örtüsünü yırtıp güneşe çıktıkları gibi bu ülkenin üstüne örtülmek istenen dinci şeriatçıların kara örtüsünü de yırtacak ve bu ülkeyi aydınlık, çağdaş bir geleceğe taşıyacaktır…

***
İki haftadır sürdürdüğüm “ DREYFUS DAVASI VE ZOLA” yazı dizisinin sonuç bölümünü gelecek haftalarda yayınlayacağım…

Geçtiğimiz hafta ülkemizi ziyaret eden Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva hakkında yazmayı planladığım bir yazıyı zorunlu olarak daha sonraki haftalara bırakıyorum…

İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 27 MAYIS 09

Hiç yorum yok: