09 ‘ A “MERHABA” DERKEN…
Haftalık yazılarımı genellikle Pazar günleri yazarım. Pazar günü yazdığım yazıyı önce DOĞUŞ ’a gönderir sonra da internet ortamında dost okurlarımla da paylaşmak için blogumda yayınlarım.
Ancak bu hafta öyle olmadı. Yazı yazma ve paylaşma işi Pazartesiye sarktı. Çünkü Pazar günü fotoğraf dostlarımla bir fotoğraf gezisine katıldım. Kırklareli’nin Vize ilçesine bağlı Kıyıköy ’de sürekli yağan yağmura karşın sıcak dostluklar paylaştığım yeni dostlar edindim.
Yeni yılın ilk günü Ankara’da 7 üniversiteli gencimizi doğal gaz zehirlenmesinden yitirmekle yaşadığımız büyük acıyı bir nebze olsun unutabilmek adına da bu gezi benim için yararlı oldu. Gün boyu hiç gazete okumadan, televizyon seyretmeden yağmurda ıslanarak, karlara bata çıka Trakya’nın bu şirin köyünde doğa, tarih ve dostlarla iç içe yaşarken zaman zaman yazacağım bu haftaki yazımı da düşünmedim değil…
Bir yandan bir gece önce okuyup bitirdiğim gazeteci-yazar Ece TEMELKURAN ‘ ın “AĞRI’ NIN DERİNLİĞİ” kitabının düşündürdükleri. “Soykırım” ı “kabul edenler - inkar edenler” den “özür dileyenler - özür dilemeyenler” basitliğine indirgenen tartışmalar… Sadece Türkiye tarihinin değil içine iki “ dünya savaşı” bile sığmış dünya tarihinin en önemli bir “kargaşa” “altüst” oluş dönemi olan 1820 – 1950 dönemini öyle bir-iki cümlelik metinlerle geçiştirmek mümkün mü ? Bu sosyolojik, kültürel ve ekonomik yönden gerçekten karmakarışık dönemin tarihine ve olaylarına ; Irkçılığa kadar varan “ milliyetçi fanatizm”in ve “dini fanatizm”in at gözlüğünden bakarsanız mümkün tabii ki…
Aynı at gözlüğünden bakış günümüz siyaseti için de geçerli. Bu yılın yerel seçimlerine üç aydan az bir zaman kaldı. Bu köşede bundan bir ay önce yani 3 Aralık 08 ’de yayınlanan “KÖMÜR VE ÇARŞAF KARASI” başlıklı yazımda bu yerel seçimlerle ilgili yazdığım yazımdaki şu cümlem geçerliliğini koruyor :
“ Kısacası yerel seçimler yaklaşırken siyasi partilerin “alevi açılımı”, “kara çarşaf açılımı”, “kürt açılımı” , “doğal gaza yüzde yüz zam, bedava kara kömür açılımı” gibi sahte açılımlarla Türkiye’nin bir yere varması mümkün değildir.”
Siyasi partilerin bu sahte açılımlarının gölgesinde bu yerel seçimde adayların da belli olmaya başladığı bugünlerde yerel yönetimlerin beldeler için tarihsel ve toplumsal önemine değinen enfes bir yazı okudum bu sabah…
Yine bu köşede 17 Aralık 08 tarihinde yayınlanan “ İznik Mavi Çini’den İznik Kültürü’ne…“ İZNİK Dün – Bugün - Yarın I ” “ başlıklı yazımda son kitabını tanıttığım sevgili dostum tarihçi, araştırmacı, yazar Recep BOZKURT’un İznik’teki yerel gazetelere ve yerel internet sitelerine gönderdiği yazısı…
“ YEREL YÖNETİMLERDE TAKIM ÇALIŞMASI VE ORTAK AKIL KULLANMANIN YARARI VE ÖNEMİ…” başlıklı yazısında Recep BOZKURT, İznik yereli ve özelinde hiçbir siyasi hesabı ve beklentisi olmadan , hiçbir siyasi partiyi hedef göstermeden düşüncelerini aktarmış.
“ İş işten geçmeden ve tam bugünlerde, bu konuda aklı ve sağduyuyu her türlü düşüncenin ve siyasetin önüne koyalım…
Yoksa İznik yine yerinde sayacak !..
Yine, “Bu İznik’ten adam çıkmaz!..” diyenler kazanacak…”
Recep Hocamın İznik’in bugününü ve geleceğini tarihin ışığında yaptığı değerlendirmelerine ve düşüncelerine tümüyle katılıyorum. Benim pek umudum yok ama umarım Recep Hocamın bu düşüncelerini İznikliler ve İznikli siyasetçiler anlar…
Ocak aylarında neden yazı yazmak istemediğimi önceki yıllardaki yazılarımda belirtmiştim. Bu ruh halim bu yılın Ocak ayı için de geçerli. Ancak ne yazık ki yaşam devam ediyor… 30 yıl önce Ankara’da faşist kurşunlarla kaybettiğimiz 7 gencimize bu yıl doğal gazdan zehirlenen 7 gencimiz eklendi… Gençler açısından değişen bir şey yok… Ankara’yı yönetenler açısından da…
Yeni bir yıla, ölümlere inat yaşama “Merhaba !”
İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 07 OCAK 09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder