*
Türkiye’de kuşkusuz geçen haftanın en önemli olayı 21 Mayıs’ta yayınlanan Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun bildirisi idi. Daha önce birkaç kez okuduğum bu bildirinin tam metnini bu yazıya başlamadan önce bir kere daha okudum…
AKP’nin anlamadığı, anlamak istemediği ve bazı yalakaların “ Yargı Darbesi “ olarak adlandırarak eleştirdikleri ve benim tümüyle katıldığım bu metinden iki kısa paragrafı sizinle de paylaşmak istiyorum.
“ Çelişki ve yanlışlıklar sürdürülmüş, açılan davayı Anayasal ve yasal sorumluluk ve yetkinliğiyle hukuka uygun olarak değerlendirilip sonuçlandıracağında hiçbir kuşku bulunmayan Anayasa Mahkemesi’nin, her tür etkiden uzak biçimde yargı yetkisiyle baş başa bırakılması ve sonucun saygıyla karşılanacağı kanısının yaratılması yerine, Anayasa’nın 138. maddesi hükmünü gözardı eder bir sorumsuzlukla, yargıyı etkilemeye yönelik tavır, davranış ve görüş açıklamaları artan bir hızla sergilenmiştir.
Yargı huzurunda, kendini ve siyasi teşekkülünü hukuka uygunluk içinde savunmak, ithamların asılsızlığı inancına sahip olunuyorsa kendi karşı kanıtları ve gerekçeleriyle iddiaları çürütmek yerine, “dilediği her şeyi yapabilme yetkisini halktan aldığı” gibi şaşırtıcı bir inançla, Yargıyı ve mensuplarını halka şikayet ederek, hedef göstererek, hatta yabancı kişi ve kuruluşların yardım ve katkılarını sağlayarak, Türk yargısını etkileme niyet ve gayretine girmek suretiyle, açılan kapatma davasında lehe sonuç alma heves ve yöntemleri sıklıkla denenir olmuştur.”
Önceki yıllarda Yargıtay Başkanları Adli Yıl’ın başlangıç törenlerinde yaptıkları konuşmalarla yargının sorunlarına değinir, satır aralarında ifade ettikleri kelimeler bile başta Hükümet olmak üzere herkes tarafından ciddiye alınırdı. Bu kez sadece Yargıtay Başkanı değil tarihinde ilk kez Yargıtay Başkanlar Kurulu geniş kapsamlı bir bildiri yayınlıyor, çok açık ve net eleştirilerde bulunuyor.
AKP Hükümeti’nin Adalet Bakanı Mehmet Ali ŞAHİN ‘ in tepkisine bakın… “ Dam Üstünde Saksağan…” Sayın Bakan gerisini getirmiyor. “ Vur Beline Kazmayı “ diyemiyor. Sonrasında ise vay efendim bildiri siyasi imiş de… Yargıtay’ın böyle bir bildiri yayınlama yetkisi yokmuş da…
Adalet Bakanı’nın “ Dam Üstünde Saksağan…” olarak adlandırdığı bu bildiri ulusal basında bir haftadır enine boyuna tartışılıyor. Tartışılmaya da devam ediyor.Benim bu yazıyı yazdığım 26 Mayıs 08 günü Hürriyet’ten Tufan TÜRENÇ’in yazısından bir bölümünü aktarıyorum…
“Anlayamadığım, Başbakan rejimin hemen bütün kurum ve kuruluşlarıyla kavga ederek rejimi nasıl daha güçlendirecek?
Başbakan ve bakanları acaba birbiri ardına gelen bu bildirileri oturup sakin bir kafayla hiç değerlendirdiler mi?
Yargı mensuplarının bu bildirilerinin derinliklerindeki kişisel olmayan rahatsızlıklarını, endişelerini algıladılar mı?
Bu bildirilere imzalarını koyan insanların Cumhuriyet’in temel değerleri konusundaki duyarlılıklarını görebildiler mi?
Yine bu bildirilerin özünün, yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünün AKP iktidarı tarafından yok edilmek istendiği mesajına dayandığını anladılar mı?
* * *
Daha açık bir dille soralım.
Başbakan ve bakanları, yargı mensuplarının laik demokratik cumhuriyet, yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin üstünlüğü konularında bu hükümete güvenmediklerini hálá anlamadılar mı?
Evet anlamadılar. Zaten ta başından beri de anlamıyorlar.
Yalnız yargının değil, tüm cumhuriyet kurumlarının rejimin temel ilkeleri konusunda AKP iktidarına güvenmediğini de anlamadılar.
Çünkü devlet yapısını kendi kafalarındaki yapıya göre şekillendirmeyi amaçladıkları için anlamak istemiyorlar.
Hedef belli: "Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletine dayanan cumhuriyeti, üzerine İslam şalı geçirilmiş bir cumhuriyete dönüştürmek."
İşte yaşadığımız kavganın ve gerginliğin bir türlü bitmemesinin de nedeni bu. “
AKP’nin Başbakanı, Bakanları, parti yöneticileri ve yandaşları ile yalaka medyaları bugünlerde pek bir sinirliler…Bizim daha önceki yazılarımızda “ yüzde 47 şımarıklığı” dediğimiz davranışları toplumun bütün kurumları ile kavgaya, saldırganlığa dönüştü.
Yüzde 47 ile son seçimleri sandıkta kazanan ama iktidar olamayan AKP kendilerine göre bir devlet düzeni kurmanın sıkıntılarını yaşıyorlar. Sadece Anadolu’da değil İstanbul’da bile turistik tesislerde dahi alkolü yasaklıyorlar. Manisa’da Belediye Başkanı ve Mesir Macuncu milletvekili Bülent ARINÇ 19 Mayıs’ta üniversiteli kız öğrencilerin spor kıyafetlerini beğenmemişler… 23 Nisan’a alternatif olarak kutladıkları Kutlu Doğum Haftaları’nda küçücük çocuklara tesettür kıyafeti giydirip ilahi okutanlar gelecek 19 Mayıs Bayramlarında da buna benzer görüntü istiyorlar.
Özgürlük diye türban özgürlüğünden başka özgürlük tanımayanlar, toplumun her kesimi ile kavgalı, sadece AB ve ABD ile dost olanlara söylenecek çok söz var da biz de Sayın Adalet Bakanı gibi bir atasözü ile bitirelim yazımızı… Keskin Sirke Küpüne Zarar…
İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ - 28 MAYIS 08
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder