EDEPSİZ BİR YAZI
Bu hafta “edepsiz” bir yazı yazmak geliyor içimden… Çünkü geçen hafta ulusal basının haberleri ve köşe yazılarında bu kelimeyi o kadar çok okudum ki dilime dolandı kaldı bu kelime. Geçen hafta bu kelimeyi basının gündemine sokan ise Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’dı…
Biz çok şanslı bir ülkeyiz. “Sui generis” bir Başbakanımız var. Sui generis, Latince bir deyim. Türkçede tam olarak kendine özgü, nevi şahsına münhasır gibi sıfatların yerine kullanılır. Kendine özgü özellikler olan ve başka bir örneği olmayan kişi ya da olayları anlatmakta kullanılır.
İşte Türkiye’miz 7 yıldır sui generis Başbakanımız tarafından yönetiliyor… Başbakanımız kendisine muhalefet eden hiç kimseyi sevmiyor. Elbette sevmek zorunda değil. Meclisteki muhalefet partilerinin liderlerinden Baykal’a, Bahçeli’ye demediğini bırakmıyor, A.Türk’le zaten konuşmuyor. Muhalefeti sevmezsiniz ama en azından saygı gösterirsiniz. Başbakanımız aslında demokrasiyi sevmiyor…
Başbakanımız yargıyı, yargıçları, mahkemeleri de sevmiyor, saymıyor. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay olmasa “ulemalar” a danışıp ne güzel yönetecek ülkeyi…
Başbakanımız – yandaş medyası hariç- medyayı da sevmiyor, saymıyor. Medya patronlarını cezalandırıyor. Gazetecileri azarlıyor. Hatta ülkeden kovmaya kalkıyor.
Başbakanımız bıraktım işçi örgütlerini, işveren örgütlerini de sevmiyor.
Başbakanımız askerleri de hiç sevmiyor. Sadece görevdekilere değil emeklilerine bile tahammülü yok.
Başbakanımız üniversite rektörlerini, üniversite öğretim üyelerinden de hiç ama hiç hoşlanmıyor.
Başbakanımız krizden, ekonomik sıkıntıdan söz eden işçiyi de, memuru da, köylüyü de, esnafı da, emekliyi de sevmez.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün…
İşte sui generis Başbakanımızın Davos’taki “van minut” balonunun geçen hafta “mayın” a düşüp patlamasından sonra Başbakanımız tarafından gündeme “edepli / edepsiz” tartışması taşındı. Neymiş ? Sui generis Başbakanımızın partisine “Ak Parti” yerine “AKP” diyenler edepsizmiş… Ulusal basından Başbakana bu tartışmada çok güzel yanıtlar verildi.
Bir edepsizlik de ben yapayım.
Yolsuzlukların kara batağında kapkara hale gelmiş AKP’ye “Ak Parti” demekle bu parti ak mı olacak ?
Anayasa Mahkemesi’nin geçen yıl oy birliği ile aldığı kararla “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak tescil edilmiş AKP bu odaklıktan kurtulacak mı ?
Türban özgürlüğünden başka özgürlük bilmeyen AKP’ye “Ak Parti” dersek bu parti özgürlükçü bir parti mi olacak ?
Ülkesinde kendi yandaş medyası ve partilileri dışında kimseyi sevmeyen, kimseye saygı duymayan Sui Generis Başbakanımızın bize “edepsiz” yakıştırması yapması bize zarar vermez ama kendisine çok zarar verir…
Biliyorsunuz sui generis Başbakanımızı Avrupa’da Sarkozy ve Merkel gibi liderler pek sevmese de O’nun Avrupa’da Berlusconi gibi “kanka” ları var. Türk Dil Kurumu Sözlüğü “Kanka ” yı “ kardeş kadar yakın olan kimse “ olarak tanımlıyor. Sui generis Başbakanımızın kankası Berlusconi geçen hafta zor günler yaşadı…
Neden mi ?
Geçtiğimiz ay çapkınlıkları ile ünlü İtalyan Başbakanı Berlusconi eşinden boşanarak gündeme gelmişti. Geçen hafta da Sardunya adasındaki villasının bahçesinde anadan üryan kadınlarla ve erkeklerle alem yaparken çekilmiş fotoğraflarıyla gündeme geldi. Kanka Berlusconi ülkesinde bu fotoğrafların yayınlanmasını yasakladı. Ama o skandal fotoğrafları İspanyol “El Pais” gazetesi yayınladı. Berlusconi’nin villasının bahçesinde çekilen o fotoğraflardaki çırılçıplak erkeklerden birinin eski Çek Başbakanı Mirek Topolonek olduğu anlaşıldı.
Geçen haftanın gündeminde Başbakanımızın “edepli / edepsiz” tartışması ve de kankası Berlusconi’nin zor durumu ortada olunca bana da bu hafta “edepsiz bir yazı yazmak” kaldı. Kim edepli, kim edepsiz siz karar verin
İZNİK DOĞUŞ GAZETESİ 10 HAZİRAN 09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder